15 Aralık 2024
maxresdefault (5)
Uzman Çocuk Gelişimci ve Aile Danışmanı Yonca YİĞİT

Atatürk’ü anmak ve onun izinden yürümek, sadece bir lideri hatırlamak değil; dünyada eşi benzeri olmayan bir devrimcinin mirasına sahip çıkmak anlamına gelir. Atatürk, halkına yalnızca bağımsız bir ülke bırakmamış; aynı zamanda akıl, bilim ve insan haklarına dayalı modern bir devletin temellerini atmıştır. Onu özlüyor ve izliyoruz, çünkü onun dünyaya kazandırdığı ilkler ve ileri görüşlü reformlar, sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı aydınlatmaya devam ediyor.

Atatürk’ün getirdiği ilklerden biri, laiklik ilkesidir. Din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak bireylerin inanç özgürlüğünü güvence altına alan laiklik, Atatürk’ün en büyük devrimlerinden biridir. Onun laiklik anlayışı, dinin devletin yönetimine veya eğitim sistemine müdahil olmaması gerektiği yönündeydi.

Böylece herkesin inancını özgürce yaşayabileceği bir toplum düzeni oluşturmak istemiştir. Bu yaklaşımı, dünyada dini devlete bağımlı kılmak yerine toplumsal barış için bir denge unsuru olarak konumlandıran en ileri adımlardan biridir. Atatürk’ün izinde yürümek, bu dengeyi ve inanç özgürlüğünü korumak demektir.

Ayrıca Atatürk, Türk kadınlarına 1934 yılında seçme ve seçilme hakkı tanıyarak bu alanda da dünyada örnek bir lider olmuştur. Pek çok Batı ülkesinden önce gerçekleştirdiği bu devrimle, kadınların toplumsal hayatta etkin rol alabilmesinin önünü açmıştır. Atatürk’ün kadın haklarına bakışı, sadece bir hak tanıma değil, toplumun tüm bireyleriyle çağdaşlaşmasının zorunluluğu olarak görülmelidir. Onun izinde yürümek, bu eşitlik ilkesini yaşatmak ve toplumsal cinsiyet adaletini savunmaktır.

Eğitimde laiklik ve bilimsel eğitimi esas alan bir düzen kurması da Atatürk’ün dünyada benzeri görülmemiş yeniliklerinden biridir. Eğitimi dini otoritelerden arındırıp bilimin rehberliğine

açmak, yeni nesillerin çağdaş bir toplum inşa edebilmesi için kritik bir adım olmuştur. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözüyle aklın ve bilimin yol göstericiliğini vurgulamış; gençlere, bağımsız bir akıl ve özgür bir düşünce ortamı bırakmıştır.

Atatürk ayrıca, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle barışçı bir dünya düzenine olan inancını ortaya koymuştur. Bu ilke, Türkiye’nin kendi içinde barışı sağlarken dünya barışına da katkıda bulunması gerektiğini savunan bir yaklaşımdır. Bugün uluslararası arenada hala geçerliliğini koruyan bu anlayış, barışçıl diplomasinin ve ülkeler arası dayanışmanın önemini vurgular. Atatürk’ün izinde olmak, dünyada barış, hoşgörü ve iş birliğini savunmaktır.

Atatürk’ü özlüyoruz; çünkü o, evrensel değerlere sahip çıkan ve çağdaş bir toplumun temellerini atan bir liderdi. Onun ilkeleri ve reformlarıyla ilerlemek, sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı daha aydınlık bir geleceğe taşımak için gereklidir.

Bugün 5 vakit namazı rahat kılabiliyoruz diye 1 dakika boyunca çalıyor o siren…

Rahmet minnet ve özlemle…