Aytuğ Atıcı: “Kendimi ihbar ediyorum!”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 24-26. dönem milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, kendi blog sayfasında, “GEZİ EYLEMLERİNE KATILMAK SUÇSA, BEN DE SUÇLUYUM!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Gezi Davasında alınan kararları eleştirdiği yazıda,

“Kendimi ihbar ediyorum! Eğer demokratik yollarla hükümeti düşürmeye çalışmak suçsa, ben bu suçu her gün işliyorum” dedi

İŞTE O YAZI;

“Polis orantısız güç kullanınca eylemler kısa sürede tüm yurda yayılmıştı”

Onurlu Gezi Parkı Direnişi 2013 yılında, AKP Hükümeti’nin Taksim Gezi Parkı’na hukuksuz bir şekilde Topçu Kışlası inşa etmek istemesi ve bunun için parktaki ağaçları kesmesiyle başlamıştı.

Hiçbir siyasi amaç olmadan, sadece çevreye ve doğaya sahip çıkmaya çalışan eylemcilere polis orantısız güç kullanınca eylemler kısa sürede tüm yurda yayılmıştı.

Polis müdahalesinin şiddeti arttıkça eylemler de büyümüş, yurt genelinde 3 milyondan fazla insan bu eylemlere katılmıştı. AKP Hükümeti halkla inatlaşıyor, inatlaştıkça olaylar büyüyordu. Ben de milletvekili olarak görev yaptığım o dönemde çevrecilere, hükümetin aşırı baskıcı tutumundan şikâyet edenlere destek olmak ve polisin orantısız güç kullanımını protesto etmek üzere Ankara, İstanbul ve Mersin’de bu onurlu direnişin bir parçası olmuştum.

“Olaylar sonucunda sekiz sivil ve iki güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 10 bin kişi yaralanmıştı”

Diğer yandan Gezi eylemcileri arasına karışan kışkırtıcılar etrafa zarar vererek bu onurlu direnişi kirletmeye çalışıyor, siyasi iktidar da bu olayları bahane ederek müdahalenin şiddetini artırıyordu. Olaylar sonucunda sekiz sivil ve iki güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 10 bin kişi yaralanmıştı.

Çevre hassasiyetiyle başlayan, AKP Hükümetinin aşırı güç kullanımına ve baskıcı yönetimine karşı direnişe dönüşen olaylardan AKP Hükümeti bir mağduriyet çıkarmaya çalışarak bu olayların hükümeti düşürmek amacıyla yapıldığını iddia etmeye başladı. Hatta bu onurlu halk direnişini organize bir terör eylemi olarak ifade etmeye başladı.

AKP kendi yöneticilerinden ve milletvekili aday adaylarından oluşturduğu hâkim ve savcı ordusu ile yargı bağımsızlığını yok etmiş ve Gezi Olaylarının bir terör suçu olduğunu dayatmıştı. Bunun ardından daha önce AKP’den milletvekili aday adayı olan bir hâkimin de içinde bulunduğu üç kişilik bir mahkeme heyeti oy çokluğuyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, yedi kişiye ise 18’er yıl hapis cezası verdi.

“Eğer Gezi Direnişine katılmak suçsa, bu suçu ben de işledim”

Her geçen gün oy kaybederek zayıflayan AKP Hükümeti, yargı eliyle imza attığı bu skandal ile halkın bir kısmının yeniden sokaklara ineceğini, şiddet olaylarının artacağını ve bu şekilde oylarının artabileceğini düşünüyor olabilir. Biz bu oyunu daha önce görmüş ve yaşamıştık. 7 Haziran 2015 seçimlerinde %40,8 oranında oy alan AKP, seçimlerin hemen ardından ülkenin karışmasıyla, sadece 5 ay sonra, 1 Kasım 2015’te yapılan tekrar seçimlerde oy oranını %49,5’e yükseltmişti.

Ben halkımızın, böyle bir plan yapanlar varsa hayal kırıklığına uğratacağını ve büyük hesabı sandıkta göreceğini düşünüyorum. Halkımız gibi ben de tek adam düzeni yıkıldıktan sonra oluşacak olan demokratik ortamda bütün haksızlıkların giderileceğine inanıyorum.

Gezi’den intikam almaya adeta yemin etmiş gibi davranan AKP Hükümeti, yaptığı hukuksuzlukların ve usulsüzlüklerin yanına kar kalacağını zannediyorsa çok yanılıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını tanımayanlar, yargıyı etkisi altına alanlar ve öç alma duygusuyla davrananlar elbette bağımsızlaşacak olan yargı önünde hesap verecekler.

Eğer Gezi Direnişine katılmak suçsa, bu suçu ben de işledim.

Kendimi ihbar ediyorum!

Eğer demokratik yollarla hükümeti düşürmeye çalışmak suçsa, ben bu suçu her gün işliyorum!

Kendimi ihbar ediyorum!