7 Aralık 2024

Erdoğan Toprak: İktidar, F16-İsveç-Suriye Üçgeninde Sıkıştı, NATO Krizi Kapıda!

14119511-d936-4441-ac0f-e0400154a572

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Madrid’deki NATO Zirvesi ardından iktidarın ‘isteklerimizi kabul ettirdik’ iddiasının kısa sürede boşa çıktığını belirterek; “ABD Temsilciler Meclisi ve İsveç yargısından çıkan kararlar, Rusya ve İran’dan gelen açıklamalar, F16-NATO ve Suriye konularında iktidarın söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını göstermektedir.” dedi.

“Türkiye’yi NATO’dan dışlama planıdır”

İktidarın, ekonomide kendi eliyle yarattığı felaket tablosundan kaynaklı zafiyetle, dış politikada da öngörüsüz ve çaresizlik içinde olduğunu öne süren Toprak, şu değerlendirmeyi yaptı:

“ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen teklifle, Türkiye’ye F-16 satışının ‘ABD çıkarlarına uygun olduğu ve Yunanistan hava sahasının ihlal edilmeyeceği’ koşuluna bağlanması, ulusal çıkarlarımızın ve saygınlığımızın yok sayılmasıdır! Kongre’deki yasal süreç henüz tamamlanmamış olsa da iktidar, bunu kabul etmeyeceğini net olarak dünyaya ilan etmelidir. F-16 satışı karşılığında ülke savunmasının, savaş uçaklarımızın Ege’deki harekât ve uçuş planlarının koşula bağlanması, ABD’nin kontrolünün ve ABD Başkanının taahhüdünün istenmesi, Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliğine büyük saygısızlıktır! Aynı yasada NATO üyesi ve müttefik Türkiye’ye F-35 ve S-400 yaptırımları sürdürülürken, Rusya’dan S-400 alan Hindistan’a yaptırım uygulanmamasının kararlaştırılması, iki yüzlü bir yaklaşımın ötesinde Türkiye’ye karşı düşmanca bir tavırdır. Bu adımlar, Rum-Yunan lobisinin ABD Kongresindeki uzantılarıyla birlikte Türkiye’yi NATO’dan dışlama planıdır.

Aynı NATO Zirvesi’nde Biden’ın ‘anı yaşa’ telkininde bulunduğu telefon görüşmesinin ardından, İsveç-Finlandiya vetosunu kaldıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘diplomatik zafer’ diye pazarladığı üçlü memoranduma karşılık, İsveç Yargıtay’ı üç gün önce Türkiye’nin iadesini talep ettiği bir kişi hakkında daha ret kararı verdi. Trump’ın, Merkel’in, Macron’un, İsrail Cumhurbaşkanının bir telefonuyla istedikleri isimleri mahkemede serbest bıraktıran Cumhurbaşkanı, hiçbir bağlayıcılığı olmayan memorandumla, bu ülkelerdeki hukuk devleti ve bağımsız yargının da kendi yaptığı gibi talimatla karar alacağını sanıyor.

ABD ve İsveç’ten gelen bu kararlar, iktidarın dış politikadaki basiretsizliğini, tehdit ve şantaj diplomasisinin ciddiye alınmadığını sergiliyor. Yaşanan gelişmeler Suriye’ye harekât konusunda ABD’den sonra Rusya ve İran’ı da ikna edemediğini gösteriyor. ABD Başkanı Biden, Ortadoğu turunda bölgeden çekilmeyeceklerini, boşluk yaratmayacaklarını, Suriye’de PYD-YPG’ye desteği sürdüreceklerini açıkladı. 19 Temmuz’da Tahran’da yapılacak Putin-İbrahim Reisi-Erdoğan arasındaki üçlü zirve öncesinde Rusya ve İran’ın açıklamaları, Kuzey Suriye’de SDG-PYD-YPG’ye yönelik yeni bir harekâta karşı oldukları yönünde. Suriye ordusunun Türkiye sınırına yerleşmeye başlaması, Rusya ve Suriye’nin geçen hafta ortak tatbikat yapması, Rusya’nın Ukrayna’ya göndermek için asker çektiği bölgeleri, Suriye ordusu ve İran destekli Hizbullah güçlerine devretmesi Türkiye’ye verilen mesajlar.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, Tahran Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Astana, Soçi ve Moskova mutabakatlarında verdiği ‘cihatçıları İdlib’ten tasfiye taahhüdünü’, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı sözünü bir kez daha hatırlatacaklarını öngörmekteyim. Ülkeyi sürüklediği ekonomik felaket tablosunu örtmek için dış politikayı malzeme yapan, içeride ‘diplomatik zafer’ masalları anlatan iktidar; aksine tavizler ve U dönüşleriyle ülkemizin saygınlığına hasar veriyor, zafiyete sürükleniyor.”