2 Kasım 2024
Ramazan Kara

Birkaç ülkenin parlamentosu, “Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında ve Kurtuluş Savaşı sırasında Ermeni Soykırımı yapılmıştır.” diye karar vermiş. Birkaç ülkenin kamuoyu, bu olayı hep dillendirmekle kalmayıp konuyu parlamentoya getirerek oylama bile yapmış.
Birkaç ülke parlamentosu ise daha ileri giderek hem düşünce hem ifade özgürlüğüne meydan okurcasına “Ermeni Soykırımı olmamıştır.” demeyi suç sayan yasalar çıkarmıştır.
Bu yazıyı kaleme aldığım anda benzer bir yasa tasarısı Fransa parlamentosunda görüşülmekteydi. Ben konuya başka bir açıdan bakacağım için yasa tasarısının sonucunu beklemeden yazmaya başladım.
Ben tarihçi de değilim, politikacı da ama inanın politikacı olsaydım ve bu konu gündeme gelseydi; ya “Bu konuda tarihçiler bir karar versin.” ya da “Bu konuda tarihçilerin gerekli arşivleri de inceleyerek hazırlayacağı geniş kapsamlı araştırmaların ve raporların ışığında karar verelim ki tarihe karşı yanlış bir karar vermeyelim.” derdim.
Bu konuda verilecek yanlış bir karar, soykırım yapmak kadar büyük bir hata ve suç olacaktır çünkü…
Her ülkenin kendi tarihi arşivlerinin yanında, başka ülkeler için tutulmuş arşivlerinin olduğunu bildikleri halde parlamentolar, başka ülkelerin tarihi hakkında karar verme yetkisini acaba kimden alıyor?
Bu konu Birleşmiş Milletler bünyesinde ele alınsa belki söylenecek sözümüz kalmaz ama bu haliyle karar ne olursa olsun tartışmaya açık kalacaktır.
Bence asıl sorulması ve ortaya çıkarılması gereken “Ermeni Soykırımı yapılmıştır.” diyenlerin asıl amacı nedir?
Acaba bu sözcülerin amacı üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?
“Soykırımlara karşı çıkmayı ve Ermeni halkının geçmişini, bugününü, geleceğini düşünmeyi” üzüm yemek, “Türkiye Cumhuriyeti’ni yıpratmayı ve uluslararası ortamlarda zor durumda bırakmayı” da bağcı dövmek olarak düşünerek sorumu yineliyorum: Bu parlamentoların amacı üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?
Amaçları soykırımları kınamak ve yarattığı yıkımları gidermek olsaydı; öncelikle başta Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, İsrail olmak üzere yıllarca başka ülkelerde yaptıkları soykırımlar için özür dilemeleri gerekmez miydi? Üstelik Azerbaycan’da yapılan Hocalı Katliamı’nın, Filistin ve Irak’ta yapılan diğer katliamların kanları henüz kurumamışken.
Eğer amaçları gerçekten Ermeniler için bir şeyler yapmak olsaydı; Ermenistan’da yaşanan yoksulluğa el atmaları, Ermenistan’ın gelişmesine katkı sağlamaları gerekmez miydi?
Peki, öyleyse bu konunun sürekli gündemde tutulmasının nedeni nedir?
Bana göre; bunun altında yatan gerçek nedenlerden biri o ülkelerde yaşanan oy kapma ve yönetime gelme hesapları, diğeri ise uluslararası alanlarda güçlü olma hesaplarıdır.
Tıpkı Irak, Mısır, Tunus, Yemen, Libya gibi ülkelere Arap Baharı getirilmesinin altında yatan gerçek nedenin süper güçler için ortaya çıkardığı “Petrol Baharı” gibi…
Biz ülke olarak; Arap Baharı ortamında iyi ilişkiler kurduğumuz ülkeleri karşımıza aldıkça o ülkeler bizim için düşündükleri baharları da yeri ve zamanı geldikçe gündemlerine almaya başlayacaklardır.
Şu anda ilişkilerimizin kötü olduğu için bu işin bayraktarlığını yapan
uluslararası Ermeni Lobisi; şimdiye kadar ülke olarak İsrail’le olan iyi ilişkilerimiz nedeniyle kısmen de olsa bize karşı yapılan soykırım türü yasaların önünü kesmemize katkı sağlıyordu.
Biz, karşı önlemler almadıkça ve fırsat verdikçe; soykırım yasasıyla başlayan süreci başka süreçlerin izleyecektir.
Bu nedenle; ülkemizin tarihçileri başta olmak üzere iktidarıyla, muhalefetiyle el ele verip tarihi arşivlerimizi hem kendimize hem dünyaya bir an önce açmalıyız ve gerçeklerin ortaya çıkmasına katkı sağlamalıyız.
İlk yapacağımız iş; iktidarıyla-muhalefetiyle-kamuoyuyla her ortamda birbirimizi, birer kaşık suda boğmaya çalışmak yerine yapılanların o günün koşullarının gerektirdiği acı sonuçlar mı, soykırım mı olduğunu ortaya çıkarmak olmalıdır.
Yeter artık!(12.11.2013)