9 Aralık 2024
ramazan KARA

 

Ramazan Kara

“Lozan” denilince her kafadan bir ses çıkıyor. Kimileri “Lozan, bir hezimettir” derken kimileri de “Lozan olmasaydı, Sevr Antlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğu’na bırakılan bir avuç toprak da elden gidecekti” diyor.
Bu nedenle ben, bu yazımda; Lozan Antlaşmasını, başkalarından alıntı yaparak anlatacağım. Bundan sonraki yazımda da Lozan Antlaşması ile ilgili düşüncelerimi aktaracağım.
Osmanlı tarihi uzmanı Kadir Mısırlıoğlu’na göre “Lozan muazzam bir imparatorluk mirasının han-ı yağmasıdır. Türk’ün şahsında İslam’dan intikam alınarak, bütün bir İslam dünyasının başsız bırakılmasıdır.”
Oysa gazeteci yazar İlhan Selçuk’a göre “Lozan Birinci Dünya Savaşı’nın ‘mağlup devletler’ cephesinde ‘tek galip devletin imzaladığı biricik antlaşmadır.”
Lozan’a; 24.07.2017 günü, tarihçi Sinan Meydan da değindi. Hem de uzunca bir yazıyla. Yazının tamamı, çok uzun olduğu için birkaç bölümünü aktarıyorum.
“Lozan Antlaşması bize her şeyden önce sınırları belli, bağımsız bir vatan bıraktı. Lozan’a hezimet demek için ya kör cahil veya uslanmaz bir Cumhuriyet düşmanı olmak gerekir.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp da Sevr Antlaşması’nı yırtmasaydı elimizde kalan toprak miktarı 480.000 kilometrekare idi.
Kurtuluş Savaşı sonunda Lozan’da Türkiye topraklarını 736.000kilometrekareye ulaştırdı. 1939’da Hatay’ın anavatana katılmasıyla Türkiye’nin yüzölçümü 783.000 kilometrekare oldu.
Lozan’da İngiltere halifelik konusunu gündeme getirdiğinde İsmet Paşa bunun Türkiye’nin iç meselesi olduğunu belirterek konuyu kapattı.
Osmanlı Dönemi’nde 19. yüzyılda Türkiye’nin petrolleri ve madenleri yabancıların kontrolündeydi.
Lozan’dan sonra çok sayıda kanun çıkartıldı. Altın ve Petrol Arama İşletmesi İdaresi, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Etibank gibi kurumlar kuruldu.
1940’da Batman’ın Raman Dağı bölgesinde petrol bulundu. Bölgede 1948’de bir rafineri kuruldu.
Türkiye’de 1923-1954 arasında; 37 arama, 7 tespit, 13 üretim, 19 test olmak üzere 76 kuyu açıldı. Toplam 76 kilometreden fazla sondaj yapıldı. Toplam 160.000 ton petrol üretildi.
Atatürk’ün milli maden ve petrol politikası 1950’lerde değişmeye başladı. DP hükümeti 12 Kasım 1952’de her türlü petrol faaliyetini yabancı şirketlere açtı.
1954’te ABDli uzmanlarca hazırlanan 6326 sayılı Petrol Kanunu milli petrol politikasına büyük darbe vurdu. Lozan yüzünden maden ve petrol çıkaramadığımız iddiası koca bir yalandır.”
Lozan’ın bir bölümünü de İsmet İnönü’nün; 15 Ekim 1973 günü, TRT’de, unutulmaz programlara damga vuran Nazmi Kal ile yapmış olduğu programda anlattıklarına yer vererek öğrenelim.
“Lozan’da İngiliz delegesi Lord Curzon ve Amerikan delegesi oturuyorduk. Onlarla konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkartmadım.
İngiliz delegesi Lord Curzon: “Lozan muahedesinden memnun ayrılmıyoruz. Hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket alıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız? Para bir bunda var, (Amerikan delegesini işaret etti) bir bende var. Geleceksiniz para isteyeceksiniz. Diz çökeceksiniz. Reddettiklerinizin hepsini cebimden çıkartıp size göstereceğim” dedi.
Bunu hiçbir zaman unutamam. Ben de kendisine şu cevabı verdim: “Bizim burada istediklerimiz müstakil, medeni bir devlet olarak, onun bütün şartlarını sağlamaktır. Bunu temin edelim. Sulh olsun. Gelirsem size, istediğinizi yaparsınız”
Yukarıdaki aktardığım alıntılardan sonra ben “Bir yandan, yabancılara; ülkemizdeki madenlerin işletilmesi için Petrol Kanunu yaptırarak bir yandan dış borç alarak sakalı kaptırmışız. Diğer yandan, Atatürk’ü suçlayınca tepki alabileceğimizi düşünerek İsmet İnönü’ye saldırıyoruz” diye düşünmeye başladım.
Peki, Lozan Antlaşması için Atatürk, ne diyor?
Atatürk, 24.07.1933’te ”Lozan antlaşması, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla tamamlandığı zannedilmiş, büyük bir suikastin yıkılışını ifade eden bir belgedir. Osmanlı devrine ait tarihe eşi geçmemiş bir siyasi zafer eseridir” diyor.
Başka söze, gerek var mı?(23.07.2018)